Tarihten Bugüne Türk Kadını

11 Mart 2018

Turan Kültür Merkezi Süleymaniye Kürsümüzde 10 Mart 2018 Cumartesi günü saat 14.00’te Yeni Yüzyıl Üniversitesi Öğretim Görevlisi Cansever KayapunarTarihten Bugüne Türk Kadını” başlıklı konferans verdi.

Cansever Kayapunar,  tarihin ona yüklediği vasıflarla Türk kadınının sahip olduğu sosyal ve kültürel kimliğinin derinliğini sınırlı bir süre içinde ifade etmenin zorluğunu vurguladıktan sonra MÖ VI. Yüzyılda İskit hakanının ölümü üzerine İskit Devleti’nin başına geçen, tarihte birçok devleti mağlup ederek yıkılışına zemin hazırlayan Pers İmparatorluğu’nu tarihin derinliklerine gömen Başbuğ Tomris Hatun’dan bahsetti. Kayapunar, iffet, cesaret, fazilet, sadakat sözcükleriyle birlikte dünya tarihine adını “ilk kadın hükümdar” olarak yazdıran Tomris Hatun’un, tarih boyunca Türklerin kadına yüklediği birçok sıfatla birlikte “ yöneten” sıfatının da timsalȋ olduğunu vurguladı.

Türk mitolojisi ve destanlarında “kadın kavramına değinerek ilk olarak Altay Türklerinin Yaradılış Destanı’da karşımıza çıkan kadının,  “Ak Ana” adıyla Tantı Kayra Han’a yaratma ilhamı veren üstün bir varlık olarak tasavvur edildiğini belirten Kayapunar, Bozkurt ve Türeyiş Destanlarında da büyük Türk hükümdarlarına annelik eden, kutlu Türk soylarının devamını sağlayan kadınların Gök kaynaklı, ilahȋ ışıktan doğduğunu söyledi.  Kayapunar, Oğuz Kağan Destanı’nda 24 Oğuz boyunun atası olan “Gök Han, Dağ Han, Deniz Han; Gün Han, Ay Han, Yıldız Han”ın gök kaynaklı ışıktan zuhur eden kutlu annelerin çocukları olduğunu dolayısıyla Türk halk felsefesinin bütün Oğuz boyunu kut sahibi olarak destana yansıttığını vurguladı

Dede Korkut Kitabı’ndaki kadın algısının da İslam öncesi Türk kültüründe yer alan savaşçı- alp kadın tipiyle örtüştüğünü söyleyen Kayapunar, dünya tarihinde Türklerden başka hiçbir milletin kadını estetik bir nesne, bir güzellik abidesi olarak görmenin ötesine geçmediğini belirtti.  Kayapunar, Türk irfanının kadını yeri geldiğinde devlet yönetimini teslim alan, orduları yöneten, hükümdarlara yol gösteren, erkeklerle savaşçılığını yarıştıran ve dolayısıyla akıl, fikir sahibi ve üstün yetenekli vasıflar taşıdığını Dede Korkut Kitabı’ndan örneklerle açıkladı.

Kayapunar, Göktürk, Uygur ve Hun Devletleri örnekleriyle, Türk devletlerini yöneten hakanların Tanrı’dan aldığı iktidar yetkisi olarak tanımlanan kut inancının, hatunlara da hakana eş statü tanıdığını ortaya koydu.

Osmanlı ve Selçuklu Devleti’nde kısmen değişen kadın algısını yerleşik hayatla birlikte Anadolu’da karşılaşılan Arap, Fars ve Bizans kültürünün etkisine bağlayan Kayapunar, bu yeni algının izleri üzerinde durdu. Şehname etkisine de değinerek Kutadgu Bilig ve Marifetname gibi yazılı eserlere yansıyan “olumsuz kadın” anlayışına örnekler veren Kayapunar, bakış açısındaki değişimin özellikle şehirlerde yaşayan zümre üzerinde hissedildiğini ve bunun da yazılı eserlere sözlü eserlere oranla daha belirgin yansıdığını vurguladı.

Kayapunar, Batılılaşma dönemi kadın hareketlerine değinerek bu dönemde gazete ve dergilerin, hak taleplerinde etkili olduğunu söyledi.

Konuşmasının son bölümünü “Kurtuluş Savaşı’nda Kadın” konusuna ayıran Kayapunar,  cephe arkasında ve cephede olmak üzere iki yönlü bir kadın hareketinin olduğunu söyledi. Kadınlarımızın Anadolu ve İstanbul’da düzenlenen mitinglerle, kurulan derneklerle ve toplanan yardımlarla istiklal ve istikbal mücadelesine katıldığını belirten Kayapunar, cephedeki kadınlarımıza da dikkat çekerek Kurtuluş Savaşı’mızın Mehmetçikler ve Ayşeciklerin omuz omuza verdiği mücadele sonucunda kazanıldığını; kazanılan mücadelenin de verilen savaşın da unutulmaması gerektiğini söyleyerek sözlerine son verdi.

Etiket:

Kategori: Süleymaniye Kürsümüz

Comments are closed.